14 Mart 2015 Cumartesi

falan..

yeryüzü siyahtı ve toz tutuyordu.
mutlu hisler eski taş evlere eklenen beton odalar gibi çürüyordu.
bu pespembe ve betona batmış hayat geçici.
bir başka demde bir başka parlayacağız.
bu sefer müzik hiç susmayacak.
şimdi bu son şarkı, hep gitmekten bahsedip yerinde sayanlara gelsin.
'' ey zaman eyle beni
bir sefer sen dinle beni
yalan söyle avut beni
yine dönmem yolumdan''

yeryüzü siyah, tozlu, nemli bir dans pistiydi.
şarap bitti.. dedim ki;
'şimdi biraz çamurum olsaydı, şimdi biraz güneşim olsaydı'

gün batmıştı.
sen bakmazken ben ileri sarmıştım müziği de hayatı da biraz.
sabrım yoktu.
muğlak ahlaklı,
bir kadındım kıpkırmızı.
biraz alkol biraz delilik vardı tadımda.
dedim ki;

geri geldiğini görür gibiyim,
bu yuvayı aşkla ve ilhamla doldur ne olur,
bana dokun, görün köşeden,
geri geldiğini duyar gibiyim.

as zırhını taze badanalı şu taş duvara.
dinle beni.
tüm gelişigüzelliğin o zırhın altında.

sonra sen bana aşkı anlat.
ben sormamışım gıbı.
sankı o hıkayelerı hep ben anlatmamısım gıbı.
yazıyormussun..
hep o yazı yaşıyormuşsun gibi.
kim çıktı bu evden ardına bakmadan? .
.
bu evden her cıkan masmavi oldu sevgilim.
mavı, beyaz, pembe, evim dediğin o köyde, ay beliriyor, sular çekiliyor,
dokunduğumda güzeldin..
hatırlıyorum. bir sefer huzuru bulmuştum,
hatırlıyorum.
aramayı bırakınca bulduğum kısacık bir andı, bir bahçede, bir su kenarında, bir ben...
aşk dediğin hep yeni bir yerde çıkacak karşına,
yürüdükçe ve değiştikçe.

en yaşlı kedim ben ağlarken kafasını çeviriyor, bakmıyor,
beyhude gözyaşlarımla ilgisini çekemiyorum.
keske benım de tek derdim karnımı doyurmak olsa.


ben hep büyüktüm, ve hep çocuktum.

köye geldim.
aydınlık, yeşil bir bahçede buldum kendimi.
bir derin nefes aldım, yüzümü güneşe yasladım.
güneş, sarı ve pasparlaktı.
şimdi duyuyorum,
uyuduğum tüm taş evler yosun kokardı.