26 Eylül 2010 Pazar

senaryo !


'senaryo' kelimesini bu kadar cok duydugum bi zaman olmamıstı.. hem lanet, hem lütuf..

23 Eylül 2010 Perşembe

gün..


cicilerini giyip, cici kız maskeni takıp çık o evden..
sadece, seviştiği ve sevdiği adamla arasında bir büyü olduğuna inananlar diyarında bir şölen ateşi yanmış..
bak bakalım, kimler atlıyor ateşten tuzlarını döke döke..
elinin tersiyle sil savaş boyalarını..
gün tüne dönerken, sen de içinde bana dön..
tün güne dönerken, taksiyle evine..

21 Eylül 2010 Salı

limanın en güçlü kadını..


gündüz ruhuna,
telefon kapalı, kafam açık.
mutfakta çay ve biradan başka birşey yok.
evde ben bile yokum.
sabaha karşı deniz ışıl ışıldı.
değirmen cini 'talep etmek haktır' derken ışığa bakıyordum.
'refüze edilmek yenilgi değildir'.
neşeli bir şarkı çalmaya başladı.
küçük karanlık bir kulupteyim
küçük yuvarlak masamda
küçük kristal bir kadehte
çilek likörü var.
gerçeğim, rüyam..
ikea cibinliğim..
bulduğun gibi bırak beni

20 Eylül 2010 Pazartesi

bir erkek (!) gibi boşveriyorum
bir kadın (!) gibi boşveriyorum
bir çocuk gibi naif ve en derin samimiyetimle boşverdiğim an, en büyük, en güzel, en doğru (!) sensin..

17 Eylül 2010 Cuma

hayal hayat..


kafası hep karısıkmıs. ne guzel. bu yuzdenmıs süslü cümleleri sevmeyişi. 2 kelimelik cümlelerle hayatını anlattı bana. dinliyor gibi yaptım.. kazandıgı kadınları ve kaybettiği erkekleri anlatısını, sabırla.. uyandım sonra. turuncu tulum ve mavi sabahlıgın altın yılıymış. meğer! yine!! fotograflarıma senin gözlerinle bakmıstım ruyamda, ilk defa görür gibi. gülümsüyorum.. gülüşün kulağımda, gidiyorum.. dokunabileceğin kadar yakın ama bir kış uzağım..
dubalara kadar yüzemem bugün, sessizce 'tavla' diyorum. uzun siyah saçlı kadın dudaklarımı okuyor. dudaklarım uzun siyah saçlı kadını okuyor.. vicdan yön değiştiriyor.
ask komık degılmiş. hayat romantik degilmiş. acıttıkca komıklesmiş. alarm susmuş. gülmüş ve güldükçe uzaklaşmışım. hem depderin hem çirkince yüzeyselmişim..dengesizlik de güzelmiş. öyleymiş böyleymiş.. biliyorum ben bunları zaten. muckk öptümm!!

12 Eylül 2010 Pazar

I'm not juliet



ve yagmur yagdı. yagmur tam da düşünmeyi seçtiğim an ilk iri damlayı sol omzuma bıraktı. söz vermiştim düşüneceğime, vazgeçtim. bizim zamanımız geliyor yine. yüzleri gülen dostlarımı izledikçe silkeleniyorum.

4 dev yastık salonun ortasında. birinde ben. birinde dudu. diğer ikisinde derecinleri. 100. kere dönen, sevdiğim şarkı. son ses lüksü. üşüdüm, bi örtü aldım üstüme.. saat 1i geciyor. yani pazartesi oldu. gidiyorlar. yarın sahile indiğimde orada olmayacaklar..

bencilliğiyle sarhoş ruhum çavuş un ardından duyuyor bu kez sesini. ''hersey yolunda. hayat cok güzel..'' biliyorum diyorum. zaten ilk yağmur da yağdı. çok partili döneme geçiyoruz..

gündem ?! sikimde değil !!...

what was the polite word for 'selfish' ??

11 Eylül 2010 Cumartesi



inanç sürünüyor gümüşköyün toprak yollarında. inanç, manzaradaki çok büyük ağaç gibi önce devleşiyor, sonra kül oluyor. dubalardan önce dubalardan sonrayım.. sırtüstü suya bırakıp kendimi ilk bulutları izliyorum. şükretmeye ara vereli aylar olmuş onu farkediyorum.. teşekkürler.

9 Eylül 2010 Perşembe

I feel so bohemian like you..



9a ceyrek var..

eve geldigimde saat 00.20 fırın 874 dereceydi.

yattığımda saat 01.42 fırın 738 dereceydi.

saati 04.00 a kurdum. uyandım fırın 526 dereceydi. kapağı yarım santim araladım.

saati 06.00 a kurdum. uyudum. uyandım. fırın 311 derceydi. kapağı 2 santim daha araladım.

saati 07.30 a kurdum. uyudum. uyandım. fırın 223 dereceydi.

saati 08.15 e kurdum. uyudum. uyandım. fırın 107 dereceydi. kapağı ardına kadar actım. dudu geldi. kalktım. yemeğini verdim. yattım. uyuyamadım. kalktım. en üst raf dokunabildiğim kadar sogudugunda fırını bosaltıp paketleyip bi taksi cagırıp tezgahıma gideceğim..

alarm calıyor. saat 9. garip bi sukunet. asıl delilik bu gibi.

pembe..

hafızamı kaybettim. kutsal dünü kutsal bugüne bağlarken uyuyordum onu biliyorum.. gerisi silik.. bir de gecenlerde bir camasır makinası dolusu pembe kıyafetim olmustu -bordo gömleğe tesekkurler- iyi hissetmediğimde farkında olmadan pespembe giyiniyorum. dolaptan bi etek ve tişört secerken gözlerim acık degıldı bu sabah. tozpembeyim. sarhosum. zıplamak ıstıyorum ama halim yok. calısmam gerek ama bilgisayarın basından ayrılamıyorum. evde ınternet yoktu bayadır.. fizy ve ben birbirimizi bulduk yine mutluyuz. when ı m alone with you, you make me feel you are the one..

uyandım.. müziği açtım. bahceye cıktım. nirvana koltuguna uzandım. dudu da kucagımdaydı. ayseperi ve denizcin belirdi mavi bahce kapısında. evin içinde 10 dakka kosustular. harclık ve ıkı seramık zar verip yolladım.

belediye kahvesindeki bayramlasma törenine mi katılsam acaba? yok.
burhan öçal ı hatırlıyorum. cok güzel calıyordu.

inanç.. bir an. cok güçlü. herkesten herseyden. sahne degısıyor sonra. hem kavruluyorum hem donuyorum. bir varmısım. bir yokum.. pembe koltukta pespembeyim. görünmez oldum..

8 Eylül 2010 Çarşamba


sükut altındır.. cıglık atıp bagırmak ıstedıgım anlarda 3 saniye durup gozlerımı kapayıp evimin hayatında duruyorum.. ssst sessiz ol. sustukca kazanacaksın. 40 derecede yaz kokuları belirmişti. manzara sarı sıcak ve dalgalı.. binalar ve otlar var. insanlar, ama yabancılar.. biriktirdikçe tohumları cakmak cakmak. kavruluyorduk. ama gectı.. ssst..
gümüşköy sakin esintili.. ev dagınık. ben ıyıyım. nirvana koltugumdan bildiriyorum... ssst.

2 Eylül 2010 Perşembe

eylul 1 ıtıbarıyle fırtına kazak corap carSafa dolanmıS huzurSuza yakın uyku.. 5 kere uyan. eylulun Sonbahar adı altında gelıSı. oya nın gıdıSı. paranın bıtıSı. beklentılerın tavan yapıSı. kumarda buyuk kazanıp aSka mı kaybedıyorum kıSa panık dalgaSı. Sabah erken cıkıp köye yürüdüm. acık görüş. adalardaki agaclar Sayılıyordu. işte dedim eylül böyle gelir. eylülü Sevmemin Sebebi de bu belki. önümü görmek. ne gelecek bilmek. bilince beklemek kolay. o vakit zaten beklemek beklemek degil. ekim kaSım aralık. 2010 da geldiği gibi gider.