28 Mart 2011 Pazartesi

hepcennet

alışmanın da güzel olduğu anlar varmış.. bazen günler biraz buruk, ama geçiyor. defterler dolduruyorum her gece, ismi rüyama giriyor.. 'hepcennet'.. aynaya bakıp kendimi görüyorum, kendimi her görüşümde aklımda bu 'hepcinnet' ateşler yanıyor, ellerinizden tutup havalanıyorum. tuzlarım dökülüyor, çalıp söyleyip içiyoruz.. küçük hesaplar yapıyorum bazen, inandıklarımı ve inanmadıklarımı sayıyorum, küçük kağıt parçalarına yazıyorum alt alta, ellerimdeki yaralar iyileşmeden çıkmam insan içine demiştim.. insan içi cennet gibi, ben günyüzüyle taş sokağıma saptığımda aynada yine hephephep.. gündüz uykuma rüyalar giriyor uyanıyorum hatırlıyorum ama geçmiş oluyor.. peki, ne kadar geçmiş oluyor? ne zaman geçmiş oluyor ?

15 Mart 2011 Salı

kedi..


serince bir eylül günü miyavlayarak salona dalan aptal bakışlı, düşük göz kapaklı kedinin tek iyi yönü ne istediğini biliyor oluşuydu, burda olmak istiyordu.. defalarca kapının önüne koyduk, ıslattık, korkuttuk. gitmedi, hala burada, arkamda, pembe koltukta oturuyor, sadece onu sevmemi istiyor, ben de seviyorum.. her limanda bir sevgilisi olan, her girdiği eve izini bırakan, hep bir şekilde kendini hatırlatan kedi kılıklılardan kaçmış meğer. o bir kedi değilmiş meğer. gerçekten bu eve ait olsun istiyor muyum, emin değilim aslında,. kedi ol, derin numarası yapan yüzeysel hayat, kedi ol ki sana gülümseyeyim..