20 Temmuz 2011 Çarşamba

tek kalem..

çiçeklerin yemeğini verdim, kedileri suladım, akşamüstü bir soğuk biram ve ev keyfi biraz, taş duvarlarını seviyorum, beni bekliyor ve özlüyor.. sahilde ayaklarım kumlara batmış, taşa basmış, üşümüş, leş gibi olmuş, dansetmişim, seni, onu, herşeyi unutmuşum farketmez. mutluluğumdaki payının farkında oluşun güzel..

hmm, saati bilmiyorum, günü bilmiyorum, neredeyim bilmiyorum, kaç kadeh içtim bilmiyorum, üzerime bir uçuk mavi pike alıp bu rüzgarlı bahçede uyuyorum..

sakinleştiğimi hissediyorum, yine bazen günler biraz melankolik, yüzüm düşüyor, gücüm çekiliyor, içimden bir sürü soru sorup sıkıyorum kendimi, ektiğiniz tohumlar büyümüş farketmemişim, korkularım, paranoyam, güvensizliğim yiyip bitiriyor iyiliğimi, hoşluğumu,,yoksa hastalanıyor muyum yine diye düşünürken bir bira geliyor bardan, konuşmak istemiyorum, rayı mı var hayatın, otursun, nedir rayına oturacak olan? kıvamında olmak yeterli değil mi? kıvamı bu mu, değil mi?

sınavlar bitmiyor, eğitime devam, kendimizle ilgili halledeceklerimizin listesi bir kısalıyor bir uzuyor..

hep tekrar tekrar anlıyorum ki, kapılar açık, gidilebilir, dönülebilir.. kim daha orospu? senin kadınların mı, benimkiler mi?

sonuçta işim benim meditasyonum, ne kadar küçümsersem o kadar seviyorum. müziğim, kedilerim, gölgede masam, yoo toplamıycam, hayır süpürmiycem, yıkamıycam.. cırcır böceklerinin sesleri yükseldikçe beklentiler de büyüyor.. bunu da listeye ekliyoruz gezincin.. beklenti yok! , samimiyetsizlik ve hazımsızlık canımı sıkıyor, günümü bulandırıyor, ses veriyor, ayar çekiyor, acıtıyor, aşk, nefret, ne varsa kusasım var. cevap vermiyorum, sustukça kazanacağız çünkü..

evim benim tek kalem.. sonuçta..



3 Temmuz 2011 Pazar

kuş..



''derdim günüm bal eylemek ömrümü''

uçuyorum dostum, küçük evimin, büyük bahçemin, küçük köyümün, büyük dünyamın çevresinde, rüyalarda bile cennetteyim, ölsem gam yememlerle elele. inandıgımı da ınanmadıgımı da ardımda bırakıp yalnız yolumda biz gibi, bazen degıl gibi. sakin, huzurlu ve serin aksamların, tuzlu sıcak öğlenlerin gibi, bakmadan görmez bir sen, görmeden inanmaz bir bana rastlar bu taş yolda sanki, ruhlar, inler, cinler, periler gibi, gençecik, miniminicik gibi, sevdiğim renkler gibi, aşk gibi, annem gibi, dallar, sardunyalar, asmalar, sarmalar gibi, yemyeşil ve çooook yüksek gibi..

ayağım takılıyor, dizlerimin bağı çözülüyor.. öyle çok ama öyle çok gülüyoruz ki..

elim kadar örümceği selamlayıp, gözüm kara uykulara dalmak gibi.. böyle bir rahatlık, mutluluk, huzur, gülüş yok gibi, var gibi..