31 Mart 2010 Çarşamba

günüm,gecem,güzelim..

ah ne sözler vermişti,
güzel gülüşlü dostum..
o fıldır fıldır gözleri nerelere daldı?
güzel yüzlü sevgilim..
ah! kimsesi yok muymuş?
bir ağlayan o muymuş?
ne çok kandırmışlar onu..
günüm, gecem, güzelim?

dümdüzdür cümleleri
sevmez süslü kelimeleri
dümdüzdür sevişmeleri..

sesi geliyor yan odadan
gün doğarken, benimle kal diyor.
sesi geliyor çünkü duvarlar çok ince.
içim acıyor.
ah taptazesin.
öyle gençsin
içim daralıyor..
benle kal diyor.
bu oda senin, bu ev senin..
hep senin.
herşey sensin.

sesiniz geliyor yan odadan..
seninle kalacağını söylüyor genç kız.
ruhum hafifliyor.
tamam diyorum, geçecek..
artık biliyorum..
o tazecik, senin..
herşey sensin.

aşık olduğunu farkettiği günü hatırlıyor tazecik..
çok sıcakmış..
gün batımı saati bara yaslanmışmış..
uzuuun siyah saçlı bir kadınla konuşuyormuş..
''ben'' demiş.. ''aşık oldum''

bir ağlayan o muymuş?

better without you..

sometimes ı tell myself...
cümleler kemiriyor ama söyleyemiyorum. tahammülsüzlük had safhada yine. o beklediğin, umursadığın anlar gelip çatınca bir sarhoşluk.. ani! etkili.. nispeten uzun süreli.. ama bir o kadar da çabuk mu geçiyor ne? hayal gibi.. yorganın altında çırılçıplak ''perfect timing'' in sektelerine küfürler yağdırırken neredeydi aklın, kalbin? kaçar gibi, sığındığını sandığın o gümüş sular gözünü alıyor. ama kulakların hep orada. seni yeniyor.. ezip geçiyor o sıyrıldığını sandığın ruh halleri.. yanılmak! ayıplamak! sonra alışıp devirmek kafayı yastığa. neden bu tahammülsüzlük? ne ara oldu? kim yarattı? burası sandığın kadar büyülü değil mi ne?
sometimes ı tell myself..
getiremiyorum devamını. hep aklımda. hep dilimin de ucunda. ellerimde.. ama yazmamalıyım. bu da o büyülü sözler gibi kağıda geçtiği anda gerçek olacak. alıp uçuracak seni uzağa. zaman, mekan, ondan sonra hepsi yalan. sekmeler, tekmeler, itip kakmalarla seneler geçiyor. ama olmuyor. o ilk sahneler aklımda bile belirmiyor..
sinsi sinsi dolanıyorum.
sinsi, sihirli değneğimi kapıp motoruma atlıyorum..
bir burdayım, bir yokum..
budur olması gereken..
en güzeli..
sometimes ı tell myself ı'm better without you..

2005 Bodrum

25 Mart 2010 Perşembe

''...hediyenle kuzeyin, güneyin, doğunun ve batının, yani sahip olduğum tüm toprakları fethetmiş oldun.. bu güzel bir mağlubiyet''


mavi bahce kapısı fısıldadı.. sırlarımız buradan sahile gelincik tarlası oldu gezin.

seni sordu kırpışan gözlerim. güneşim. sana daha önce böyle seslendim mi? geldin mi? beni özledin mi gümüşüm? günüm. gecem. güzelim? sana daha önce böyle seslendim mi?
ben sana geceyi sormadım ki. ben dolunayı sormadım ki. benim işim günle..

sarap tadı verdi bu dereyolunun hali bu bahar!!

tamam dedim, sakinleş. bizbize kalacağız yine. sensin kalbimin tek sahibi..
ayrıca neden fısıldıyorsun?
yalnız değil miyiz?

affet..

bu gun atolyeye gıtmıyorum cumartesıye kadar tatıl verdım kendıme..
ayfer geldı bu sabah.. omlet yaptım ona.. yenı boyalı yesıl makara masamın uzerınde kahvaltı ettık..gunes altı uzanıp cay ıcıp affetmek uzerıne konustuk sonra.. kin tutmamak, unutmak, adım atmak, yol vermek.. aslında nasıl da bencılce.. kendı guzel ruyaların, huzurlu uykuların ıcın.. ben yaptım demek ıcın..
ben yaptım oldu..
senin mutsuzlugun benım ıcıme dogar sevgılım..
varlıgın da yoklugun da hıssedılır bu ıcımde..
en gerıde ve en yesıl karede..
en sevdıgım buyulu an..

22 Mart 2010 Pazartesi

sarhoş değilim..

beklenildiği üzere çok lezzetli bir nevruz oldu..
2. geleneksel bahar ekinoksu buluşması.. yine eklisia tepesinde birikti dostlar ve bebeler saat 2 itibariyle.. uzuun aksap masamız üzerinde humus, patates salata, peynirli börek, çikolatalı kek, cherry domates vardı.. 3 adamdan bırının elınde kamera foto makinası.. sıcacıktı hava da.. uzun uzun oturduk, konustuk, dolandık.. içtik.. ben 3. kadeh rakıyı içerken bir durdum..
atesi yaktıgımızda 7ye gelıyordu saat.. atladım atesın uzerinden ama dilek dilemeyi unutmusum.. gerek te yokmus zaten.. hersey oyle ayarında kı..
sonra oturdum atesın basına 8 de incir dallarına sucukları saplayıp insanları doyurdum.. ve 1 e kadar da kalkmadım.. en son 4 kısı mıydık?

gece.
bisikletle bir tepeyi çıkıyordum.
yalnızdım..
mavi lady elbisemle..
uyandıgımda ışıldıyordu köy yine..
gün de ateş gece de.

15 Mart 2010 Pazartesi

istanbul'da bir denizcilik şirketine yaptığım duvar panosu


sıcak bir cuma günüydü
atölyeden çıkıp gümüşlük yalıya indim.
kimseyi aramadım.
bir bira alıp sahilde oturacaktım..

14 Mart 2010 Pazar


dün mavi kapıdan çıkarken ben de içimde sana döndüm..
başım döndü..
fırtına dinecek.
gezin in içine başka bir rüzgar düşecek..

1. geleneksel gümüşlük potlacı..


yağmurlu bir pazar günüydü..
1. geleneksel Gümüşlük potlaç ı için ilknur ve memo da buluştuk.. aslı ve deniz bahcelerinden topladıkları ebegumeci ve bilimum otla ve kübra teyzeden aldıkları çökelekle pide yaptırmıslar bızım pıdecıde. selin ve altay börek yapmışlar.. ilknur havuclu kek yapmıs. memo ates yaktı.. serhat sarap getırdı. ben de sıcak sarap yaptım.. sabah atolyeye gıdecegım için geceyi uzatmadım.. aslı yla yagmur yagarken evlerımıze yuruduk..
guzeldi..

5 Mart 2010 Cuma

İstanbul da yaşadığım sürede atölyesine misafir olduğum Nezir'e hediye avize..



çizgi karakterler sardı etrafımı

biri sağ elimin serçe parmağını tutmuş

diğeri sol elimin işaret parmağından çekiyor

biri bir karanlık mahalle zibidisi

diğeri sisli taş sokağın beyefendisi